Beyaz Minare
- Stok Durumu: Stokta Var
- Ürün Kodu: 9786250020241
- ISBN: 9786250020241
Beyaz Minare - Cüneyt Algan
Her bölümü bir şiirle başlayan bu romanda Şehadet sevdalısı bir gencin seyreden iman yüklü serüvenini bambaşka bir üslupla okuyacaksınız. Kendinizi kâh Mekke ve Medine’de umre yaparken, kâh mazlumların sesi olarak cihad meydanlarında bulacaksınız... İmanın aksiyon sahası ve “İslam’ın zirvesi” olmakla nitelendirilmiş cihadın tatlı çehresini burada soluklayacak ve İsa aleyhisselam’ın kıyamete yakın nüzul edeceği o Beyaz Minare’yi “Beyaz Minare” ile unutamayacaksınız…
Cüneyt Algan’ın heyecanla okuyacağınız satırlarından bazı alıntılar:
Yetmiş kişilik mücahit birliği gecenin karanlığında beşer kişilik gruplar halinde ilerliyordu. Arkalarında bıraktıkları Şam uzaktan sanki bir yıldız kümesini andırıyordu. Seyfullah göremeyeceğini bile bile, ısrarlı bakışlarıyla belki son bir kez daha görebilirim ümidiyle Hz. İsa’nın (a.s.) ineceği Beyaz Minareyi arıyordu.
Söyle Beyaz Minare, nedir sendeki bu hüzün
Bekle gökten geleni, yakındır gülecek yüzün
Dik dur, bir şiir söyle. Bir taş at, zorbalığa başkaldır!
Bir elin mazlumun, yumruk yap diğerini göğe kaldır!
“Bismillah” diyerek bindi kamyona, kontağı çevirdi. Büyük bir gürültüyle çalıştı motor…
Şam’ın izbe ve tenha sokaklarında ilerlerken, acelesi olmayan aylak şoförler gibi ağır ağır seyrediyordu. Ardında bıraktığı bir kenar mahallenin sonunda Ceyşu’l Kebir karargâhına ait olan yola girmişti. Çabuk fark edilmesin diye kamyonun tüm farlarını söndürmüş, gecenin karanlığında önceden ezberlediği bu yolu minimum hızla bitirmeye çalışıyordu…
Heyecanlı değildi. İnadına dingin ve sakindi. Yüzünde his dünyasının emarelerini temaşa etmeye imkân yoktu. Sanki bir yolcu otobüsünün koltuklarında oturmuş, anlamsız bakışlarla dışarıyı süzen yolcular gibiydi…
İşte ilk barikat önüne gelmişti. Mecburen biraz daha hızını kesti. Önce sağa ardından sola manevra yaptı. Bunun gibi geçmesi gereken sağlı sollu dört barikat daha vardı. İkinci ve üçüncü barikatlarda keskin dönüşlerle olaysız tamamlanmış, geçmesi gereken son bir barikat kalmıştı. Bu son barikatı da geçebilirse direksiyonu bağlayıp gaz pedalına ağırlık koyarak atlayacaktı kamyondan…
Ancak dört tarafı da kalın duvarlarla çevrili karargâhın kulelerindeki nöbetçiler, gecenin karanlığına rağmen gelen kamyonu fark ederek ihtar atışı yaptılar.
Umursamadı Şamil…
Son barikata on metre kalmıştı. “Ya Allah” diyerek gaza yüklendi… Sağlı sollu keskin dönüşlerle geçtiği barikatın sonunda durdu. Direksiyonu bağlıyordu. İhtar atışları son bulmuş, kurşunlar direk ön camdan içeri girmeye başlamıştı…